Kılıç dörtlüsü kartındaki şövalye "çabalamaya" güzel bir örnektir bence. Yaralı ve savaşa ara vermiş olsan da üzerindeki zırhı çıkarma. O sana ne için savaştığını hatırlatır. Zamanı gelince savaş meydanına döneceğine inan ama yaralı halde savaşarak artistlik yapma. Saatler, takvimler, insanlar, inançlar sana başka şeyler söylese de ruhun doğru olanı bilir. O yüzden ruhunu yorma. Çünkü çabalamak bile yerinde güzel.
ne yazık hayatta hiçbir şey için çok çabaladım diyemiyorum. yine de aynaya baktığımda düşe kalka yürümeyi öğrenen bir bebek görüyorum. ayakta kalmanın yetmeyeceğini, rüzgara karşı yürümek zorunda olduğumu bilmiyorum. yürümeyi çok istiyorum, ama yeterince istemiyorum. elim yüzüm yara olsun istiyorum, ama gördüğüm ilk sığınağa koşuyorum. ne kadar oyunbozan, mızıkçı, korkak biri olduğumu görüyorum. keşke' diyorum hep içimden, 'bir dava uğruna yaşamakla başlasaydı öykümüz',gerçi o vakit yolcu olabilmenin anlamı kalmazdı. işte sana bilmediğin birşeyi söylüyorum: hazza üstün geldiğim gün, acıya da üstün geleceğim. o gün yaşıyor olacağım, ama dünyada olmayacağım. ne yazık.
insanın yardım istemesi ve destek beklemesi normaldir.
Ancak gözlemlediğim kadarıyla, benim yaşadığım hayatta bu pek de doğru işlemiyor.
Sistem hızlı çalışmak zorunda, ama insan ruhu hızlı çalışmaz.
Bazen durmak, dinlenmek ve çözülmek gerekir.
“Çabala” demek kolaydır, ama bazen insanın çabalamak için bile kafası karışık ve yorgundur.

Çabalamak mı seni ayakta tutuyor, yoksa ayakta kalmak zorunda olmak mı seni çabalatıyor?