Ben de okuduğum kitaplardan bahsederdim onlara. Nedense kimse ilgilenmezdi. Nihat'ın yazdığı kötü şiirleri beğenirler, benim okumak istediğim şiirleri dinlemezlerdi. Okula şiir kitapları taşırdım; büyük bir kısmını da zaten ezbere bilirdim. Gene Nihat'ın şiirleriyle başa çıkamazdım. Çünkü Nihat onlar için özel şiirler yazardı. Şiirin mısralarının baş harflerini yukarıdan aşağıya okuyunca kızımızın adı çıkardı. Bu şiirlerin kötülüğüne inandıramazdım onları. Harfleri yukarıdan aşağı hecelerken sevinçten tepinirlerdi: S-E-V-G-İ-L-A-Y-H-A-N. Bir şiirde daha ne yapabilirdi insan? Ben o sıralarda istrati'yi, Gorki'yi filan okuyordum. Onlara, realist edebiyatın gerekliliği hakkında nutuklar çekiyordum. Benimle alay ediyorlardı; hizmetçi kızlarla ilgilenmek gibiydi realist edebiyatı sevmek onlar için.(sayfa 637: kalabalığın içindeki yalnızlık gibi)