"dinlemenin boyut olarak bir sonu yok, mesela sessizliğin de aslında bir boyut olarak sonu yok. bitemiyor yani bir sonu gelemiyor sessizliğin, daha sessizi var her zaman biraz daha sessizi var. bu da bizim tüm algı biçimimizi değiştiren bir olgu. hatta şöyle derim: iki insan birbiriyle ne kadar sessizlikleriyle bağlantı kurabilirse o kadar derin bağlantı kurabilir. birbirlerinin sessizliğini duyabiliyor mu insanlar cümleleri duymak kolay ama bir sessizliğimiz var ya hani kafamızdaki seslerin dışımızdaki seslerin hepsinin sustuğu en olası şekilde sustuğu diyelim bir yer var oradaki bağlantı çok açık çok tanımsız çok birleştirici, hepimizi birleştiren benliğimizi yitirdiğimiz bir algı."

sessizlik üzerine.
kalabalıktan, gürültüden yüz çevirmeden kendine, kalbine dönebilir misin? kendini hiç özlemiyor musun?
"Sessizlik" benim için hiç tadılmamış bir meyvedir.
Sessizlik, çok farklı ruhlara biçilmiş bir kaftandır.
Sessizlik, kimi zaman sözsüzlüktür;
kimi zaman bir çığlıktır.
Ruhuna yakın bir insanın zihnindeki bir fısıltıyı bile duyabilmektir sessizlik.
Ve bazen, sesin ve gürültünün içinde yalnızca kendi zihnini duyabilmektir.
Sessizlik, kelime anlamıyla asla tam karşılığı olmayan bir haldir benim için.

Beyge
, sözlüğe farklı bir renk kattığınızı düşünüyorum. yazılarınızı okumaktan çok memnunuz, devamını bekleriz. teşekkürlerimizi iletiriz.